Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Devleti (XVII. Yüzyıl) 🌍
XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti'nin İç ve Dış Dinamikleri
XVII. yüzyıl, Osmanlı İmparatorluğu'nun hem iç yapısında derinlemesine dönüşümler yaşadığı hem de Avrupa'daki güç dengelerinin yeniden şekillendiği bir dönemdir. Bu yüzyıl, imparatorluk için “Duraklama Dönemi” olarak adlandırılsa da, aslında bir dönüşüm ve adaptasyon mücadelesi dönemi olarak ele alınmalıdır. Zira, mutlak bir gerilemeden ziyade, küresel sistemdeki değişikliklere yanıt verme çabaları söz konusudur.
İç Dinamikler: Yapısal Dönüşüm ve Krizler
- Merkezi Otoritenin Zayıflaması: Fatih Kanunnamesi'yle gelen kardeş katli uygulamasına son verilmesi (Ekber ve Erşed Sistemi) ve şehzadelerin sancağa çıkma uygulamasının kaldırılması (kafes sistemi), devlet yönetiminde deneyimsiz ve zayıf padişahların tahta geçmesine yol açmıştır. Bu durum, saray kadınlarının (Kadınlar Saltanatı) ve yeniçerilerin siyaset üzerindeki etkisini artırmıştır.
- Tımar Sisteminin Bozulması: Uzun süren savaşlar, nakit para ihtiyacı ve toprağa dayalı ekonomiden merkantilist anlayışa geçişin baskıları, iltizam sisteminin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Tımar sisteminin bozulması, tarımsal üretimin düşmesine, eyaletlerde asayişin bozulmasına ve Celali İsyanları'nın patlak vermesine zemin hazırlamıştır.
- Celali İsyanları: Ekonomik sıkıntılar, ağır vergiler, merkezi otoritenin zayıflaması ve tımarlı sipahi sisteminin bozulması gibi nedenlerle Anadolu'da çıkan büyük çaplı isyanlardır. Bu isyanlar, tarım alanlarının tahrip olmasına, köyden kente göçün artmasına ve devletin vergi gelirlerinin azalmasına yol açarak toplumsal ve ekonomik yapıyı derinden etkilemiştir.
- Askeri Yapının Değişimi: Avrupa'da ateşli silahların yaygınlaşması ve 'Askeri Devrim' yaşanırken, Osmanlı ordusu geleneksel yapısını korumaya çalışmış, ancak bu durum savaşlarda aleyhine sonuçlar doğurmuştur. Yeniçeri ocağının bozulması, disiplinsizlik ve isyanlar da askeri gücü zayıflatmıştır.
Dış Dinamikler: Avrupa'daki Değişim ve Osmanlı
- Coğrafi Keşiflerin Etkisi: Osmanlı'nın kontrolündeki ticaret yollarının önemini kaybetmesi, gümrük gelirlerinin azalması ve Avrupa'ya akan değerli madenlerin Osmanlı ekonomisinde enflasyona yol açması, ekonomik krizleri derinleştirmiştir.
- Avrupa'da Mutlak Monarşilerin Yükselişi: Avrupa'da ulus devletlerin ve merkezi, güçlü mutlak monarşilerin (Fransa, İspanya, İngiltere) yükselişi, Osmanlı'nın karşısına daha organize ve güçlü rakipler çıkarmıştır. Bu devletler, merkantilist politikalarla kendi ekonomilerini güçlendirmiş ve sömürgecilik faaliyetleriyle yeni kaynaklara ulaşmışlardır.
- Otuz Yıl Savaşları (1618-1648) ve Vestfalya Barışı: Avrupa'da Katolik-Protestan çatışması ekseninde başlayan bu savaşlar, modern uluslararası ilişkilerin temelini atan Vestfalya Barışı ile sona ermiştir. Bu barış, dini temelli imparatorlukların yerine egemen ulus-devlet modelini ön plana çıkarmış, devletlerin iç işlerine karışmama prensibini getirmiş ve Avrupa'da yeni bir denge sistemi oluşturmuştur. Osmanlı, bu sürecin doğrudan bir parçası olmasa da, Vestfalya'nın getirdiği uluslararası sistem Osmanlı'nın eski merkezi konumunu sarsmıştır.
- Osmanlı-Avusturya Savaşları: Kutsal Roma Germen İmparatorluğu (Avusturya) ile yapılan savaşlar, sınır çatışmalarına ve uzun süreli yıpratıcı mücadelelere sahne olmuştur. Vasvar Antlaşması (1664) gibi anlaşmalar, Osmanlı'nın eski gücünü koruduğunu gösterse de, yüzyılın sonundaki II. Viyana Kuşatması'nın (1683) başarısızlığı ve Kutsal İttifak Savaşları (1683-1699), Osmanlı'nın savunma pozisyonuna geçtiği ve toprak kaybettiği (Karlofça, 1699) bir süreci başlatmıştır.
- Osmanlı-İran (Safevi) Savaşları: Doğu'da Safevilerle süregelen mücadeleler, hem ekonomik hem de askeri kaynakları tüketmiş, Osmanlı'nın Batı'daki gelişmelerle yeterince ilgilenmesini engellemiştir. Kasr-ı Şirin Antlaşması (1639) ile bugünkü Türkiye-İran sınırı büyük ölçüde çizilmiştir.
Henüz hiç yorum yapılmamış. İlk yorumu siz yapın!